Türkü üstadı, bağlama virtüözü Ali Ekber Çiçek İlk kez 1949 yılında henüz 14 yaşında bir çocukken Ankara Radyosu’nda söylediği “Benden selam söyle o şaha” adlı Pir Sultan deyişi ile sesini ve müziğini milyonlara duyuran Ali Ekber Çiçek, ardında “Haydar Haydar” başta olmak üzere pek e Toprak ve gelenek Bir cem töreninde bağlamayı ilk eline aldığında yaşı sadece 5 olan Ali Ekber Çiçek, yaşamı boyunca “toprak” ve” gelenekten hiç kopmadı ve bütün yaşam öyküsü de “toprak” ve “gelenek” etrafında biçimlendi. 1935 Erzincan Ulular köyü doğumlu Ali Ekber Çiçek, babasını 1939 Erzincan depreminde yitirdi ve çok küçük yaşlarda rençberlik yapmaya başladı. Bu arada bağlamayı çalmayı öğreniyor ve cem toplantılarında kulağı Alevi deyişleri ve ezgileriyle doluyordu. İlkokul öğreniminden sonra maddi olanaksızlıklar sonucu öğrenimini sürdüremedi, ancak ağır yaşam şartlarına karşın müzik her zaman yaşamında önemli yer tuttu. 70 yaşında sanatının doruğunda artık bir bağlama virtüözü olarak konuşurken de, sanatını topraktan verdiği bir örnekle anlatacaktı: “Irgat kendi tarlasında canını ortaya koyar, başkasına gelince oyalanır, biz ırgat değiliz, her yer bizim tarlamız diye bakarız. Sazı elime aldığımda kainat benimle yek vücut olur. Ruhumuz, felsefemiz, varlığımız, benliğimiz neyse onu lisana getiririz. 6.5 milyar insanın hepsine sesleniriz çünkü biz oyuz”.
Yurttan Sesler Ali Ekber Çiçek deyince akla gelenlerden biri de Yurttan Sesler Korosu’dur. Genç yaşta İstanbul Radyosu’na girip burada 35 yılı aşkın süre çalışan Çiçek’in, bu sürede 400’den fazla yapıt yorumladığı ve halen TRT arşivlerinde 54 kaseti olduğu belirtilir. Ancak, TRT Yurttan Sesler Korosu’nun diğer 500 “sözleşmelisi gibi o da “işine son verilenler” arasında yer almıştır. TRT’nin gerekçesi utanç satırları olarak tarihe not düşülür: “Tasarruf ve müzikalite…”
Birçok ülkede konserlere çıkmış, üniversitelerde dersler vermiş bir müzisyen olarak Anadolu topraklarının sanatını dünyaya taşımış olan Ali Ekber Çiçek’in derlemeleri bugün Türkiye’deki hemen hemen bütün türkücüler tarafından söyleniyor. 2003 yılının başlarında TRT Belgesel Programlar Müdürlüğü tarafından Ali Ekber Çiçek’in hayatını anlatan “Cahilden Uzak Dur, Kemale Yakın” adlı belgesel de çekilmişti. Anadolu Müzik de, 70 yaşının şerefine geçen yıl Ali Ekber Çiçek’in iki albümünü çıkarmıştı. Şirket, önümüzdeki dönemde de Çiçek’in tüm eserlerini kapsayan toplam 16 albüm çıkarmaya hazırlanıyor.
Yaşam felsefesi Anadolu kültürünün acı kaybı Ali Ekber Çiçek, yaşamı boyunca sadık kaldığı yolu ise şu sözlerle özetliyordu: “Gerçekleri göstermek, gerçeğe kavuşmak ve gerçeği olduğu gibi insanlara anlatmak için çalışmış bir insanım. Cahilden uzak, kâmile yakın oldum; büyüklerime saygı ile küçüklerime sevgiyle yaklaştım. Konuşulan her kelâmı ibadet gibi dinledim, kimseyi acizlik ve bilgisizlikle itham etmedim… Bu icraatım boyunca hiçbir maddi menfaat sağlamadan, insanların duygularını sömürmek gibi bir yanlışlığa meydan vermedim”.
‘Haydar Haydar’ın sırrı! Ali Ekber Çiçek denilince akla gelen ilk türkü “Haydar Haydar”dır. Bu türkü, Alevi tasavvufu açısından olduğu kadar, müzikal içeriği ile de Ali Ekber Çiçek’i en iyi anlatan eserlerden biridir. Müzikal örgü açısından tam bir şaheser olan beste üzerinde Çiçek’in iki yıl çalıştığı söylenir. Sanatçı uzun saplı bağlamayı çoğur düzeniyle kullanmaktadır bu bestede. Böylece türkünün temel ezgisini bir yandan verirken diğer yandan akor örgüsüyle temel ezgiyi güçlendirme fırsatı bulur. Vuruşlar aranağmelerde 16 hatta 32’lik mızrap (tezene) vuruşuna kadar çıkabilmektedir. Bestenin ana nağmesinde ise mızrap sert vuruşlarla tellerde gezinmekte ve bilek ise muazzam bir dengeyle inip çıkmaktadır. Türkünün duraksamaları (es) da hatırı sayılır oranda müzikal beceri istemektedir.
Bu nedenle Haydar Haydar bestesinin icrası hemen her bağlama virtüözünde bir “ölçüt” sayılır. İcra düzeyini göstermeye çalışan bağlama sanatçıları da bu türküyü çalarak yeteneğini gösterme çabasına girerler.